04-10 Mart Dünya Tuza Dikkat Haftası
04 Mart 2019

HEPİMİZ ÇOK FAZLA TUZ TÜKETİYORUZ

TUZU AZALTIN, SAĞLIĞINIZI RİSKE ATMAYIN

Vücutta sıvı dengesinin ve dolayısıyla kan basıncının düzenlenmesinde, asit-baz dengesinin sağlanmasında ve sinir-kas sisteminde uyarıların iletilmesinde tuzun önemli görevleri bulunmaktadır. Aynı zamanda antiseptik özelliği de olan tuz nem miktarını büyük oranda düşürerek gıdaların bozulmasına neden olabilecek bakterilerin üremesini kontrol altında tutar.Bu özelliğinden faydalanarak çeşitli gıdaların saklanmasında koruyucu olarak kullanılır. Ancak aşırı miktarda tüketildiğinde birçok sağlık problemine neden olmakta ve insan sağlığını olumsuz etkileyen bir halk sağlığı problemine dönüşmektedir.

Dünyada ölümlerin yarıdan fazlasına bulaşıcı olmayan hastalıklar neden olurken  bunların %30’unu kalp-damar hastalıkları oluşturmaktadır. Bu hastalıklar için en önemli değiştirilebilir risk faktörleri; aşırı tuz tüketimini de kapsayan sağlıksız beslenme, fiziksel aktivite yetersizliği, sigara  ve alkol kullanımıdır.

Yüksek kan basıncı (hipertansiyon), kalp-damar hastalıklarının en önemli risk faktörüdür. Yüksek kan basıncı dünyadaki tüm ölümlerin %13’ünden sorumludur. Kan basıncı seviyesinin en önemli belirleyicisi diyetle alınan sodyum yani tuz miktarıdır.

 Dünya Sağlık Örgütü (WHO)  yetişkinlerde sodyum tüketimin günde 2 gramın altına (5g/gün tuz) düşürülmesini önermektedir.Günlük tuz tüketiminin 1 çay kaşığını (5g) geçmemesi tavsiye edilmektedir. Yüksek sodyum (günde 2 gram’dan fazla) ya da tuz (günde 5 gram’dan fazla) tüketimi; yüksek kan basıncı, artmış kalp hastalıkları ve inme riski oluşturur.Tuz tüketiminin azaltılması yüksek kan basıncının ve buna bağlı olarak inme, kardiyovasküler hastalıklar ve böbrek hastalıklarının azaltılmasında en kolay yol olarak gösterilmektedir. Tuz tüketiminin 5 gramın altına indirilmesi inme riskinin %23 ve genel olarak kardiyovasküler hastalıkların %17 azaltılmasını sağlamaktadır.

Türkiye  Tuz Tüketimi Çalışmasında (SALTurk 2) günlük tuz tüketiminin 15g/gün olduğu belirlenmiştir.Bu da Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği değerin üç katıdır. Ayrıca SALTürk-2 çalışmasına göre diyetteki tuz kaynaklarına bakıldığında günlük olarak tüketilen tuzun %55.5’ inin yemeklere eklenen tuzdan, %31.9’ unun ekmek tuzundan, %12.6’ sının  ise sofra tuzundan geldiği saptanmıştır.

Sodyum miktarı işlenmiş ürünlerde yüksektir.Çünkü sodyumun koruyucu özelliği bulunmaktadır.Bu sebeple hazır  ürünlerde yüksek miktarlarda kullanılmaktadır.Ürünlerin üzerinde yazan mg cinsinden sodyum değeri 2.5 ile çarpıldığında içerisinde bulunan tuz değeri hesaplanabilmektedir.

Aşırı tuz tüketimi  başta hipertansiyon olmak üzere kardiyovasküler hastalıklar,böbrek hastalıkları,obezite,diyabet,kanser,osteoporoz ve solunum yolu hastalıklara sebep olmaktadır.Hastalıklardan korunmak için gün içerisinde tüketilen tuz miktarının azaltılması gerekmektedir.

Günlük olarak tüketilen tuz miktarını azaltmak için;

·         Daima taze ve tuz eklenmemiş besinleri tercih ediniz.

·         Taze sebze ve meyve tüketimini arttırınız.

·         Yemek hazırlama, pişirme ve tüketim sırasında ilave edilen tuz miktarı azaltınız. Hatta besinlerin bileşiminde sodyum bulunması nedeniyle hazırlama ve pişirme sırasında mümkünse tuz eklemeyiniz.

·         Sofrada tuzluk bulundurmayınız.

·         Baharat ,maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen gibi aroma sağlayıcıları tuz yerine tercih ediniz.

·         Hazır öğün tüketimini mümkün olduğunca  azaltınız,yemeklerinizin az tuzlu olarak hazırlanmasını isteyiniz.

·         Evde hazırlanan turşu, salça, tarhana, yaprak salamurası vb. yiyeceklerin tuz içeriği fazladır. Bu nedenle daha az tüketiniz ve hazırlarken yüksek miktarda tuz kullanımından kaçınınız.Besin saklama yöntemi olarak tuzlama yerine dondurma,kurutma tercih edebilirsiniz.

·         Salamura ürünlerin tuz içeriğinin azaltılması için yıkama ve suda bekletme gibi işlemler uygulayabilirsiniz.

·         Hazır sosları (soya sosu, ketçap sos, barbekü sos, tartar sos, salsa sos, hardal, makarna sosu gibi), atıştırmalık ürünleri (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar,  patlamış mısır gibi), tuzlanmış kuruyemişleri (fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi,kabak ve ayçiçeği çekirdeği vb.), turşu ve salamuraları (siyah ve yeşil zeytin, sebze turşuları), balık konservelerini, tuzlanmış-tütsülenmiş-salamura edilmiş et ve balık ürünlerini yüksek miktarda tuz içermeleri nedeniyle az tüketiniz.

·         Maden suları kaynağına göre farklı miktarlarda çözünmüş halde yapısında; sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir ve alüminyum olmak üzere çok sayıda mineral ve doğal gaz içermektedir. Bu nedenle satın aldığınız maden sularının sodyum içeriğini etiketinden kontrol ediniz.

·         Besin sanayisinde kullanılan ve ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan mono sodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat vb. tüm sodyumlu bileşiklerin miktarlarına dikkat ediniz. Çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır.

·         Satın alınan işlenmiş ürünlerin etiket bilgisi mutlaka okuyunuz, tuzsuz ya da tuzu azaltılmış ürünler tercih ediniz.

                        Sağlıklı günler dilerim.

                                                                                               Diyetisyen Zeynep Burcu KURT